Yarın11

Milli Eğitim Müdürlüğü ile Mutlu Filizler Akademisi işbirliğinde öğrencilere hitaben düzenlenen konferansa Kişisel Gelişim Uzmanı Süleyman Akay katıldı.

YGS’YE 10 KALA
Hasan Güner
Bilecik İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Mutlu Filizler Akademisi işbirliğinde hazırlanan ‘Üniversiteye Adım Adım; Ortaöğretim Öğrencilerini Üniversiteye Hazırlama Projesi’ kapsamında YGS’ye 10 Kala isimli konferans düzenlendi. Kişisel Gelişim Uzmanı Süleyman Akay, konferansa konuşmacı olarak katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan konferansın açılış konuşmasını İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak yaptı.
Altınkaynak, konuşmasında 12. sınıfta öğrencisi olan bir veli olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Sizin farkınızı fark etmenizi istiyorum. Bu proje hem Bilecik’imiz için hem Türkiye’miz için örnek olacak bir proje. Gelirken öğrencilerime ne söyleyeyim onları ne motive eder diye düşündüm. Az önce söyledim benim bir oğlum 12. sınıfta okuyor ve o da bu sınava girecek. Maalesef sizin kadar şanslı değil. Bugün evdeydi, okula gitmiyor, kütüphaneye gidiyor, sessiz bir odada ders çalışıyormuş. Ama Bilecik merkezinde okuyan bütün 12. sınıf öğrencileri bugün burada. Onlar için hepimiz bir şey yapıyoruz. Sizler bizim için önemlisiniz, sizleri önemsediğimiz için buradayız. Siz de kendinizi önemseyin lütfen. Sizler bu ülkenin geleceğisiniz. Biz geleceğimizi sizlere emanet edeceğiz. Dolayısıyla siz ne kadar donanımlı olursanız biz o kadar rahat edeceğiz. Bilgi, birikim, donanım, hepimiz için çok önemli değerler bunlar. Bizim bir başkasından hiçbir eksiğimiz yok. Hele sizlerin hiç yok.
İnanmış bir kişi inanmamış bin kişiye bedeldir. Öncelikle kendinize inanmanızı istiyorum. Bu projeye başlarken hepimiz çok heyecanlandık. Hala heyecanımız devam ediyor. Koşturarak buraya geldim, en az sizin kadar ben de heyecanlıyım. Niye? Sizin başarınız bizim başarımız olacak. Her ne kadar benim oğlumun rakipleri olsanız da sizlerle gurur duyuyorum.
İnanın daha önce eğitimlerinizi veren Mutlu Filizler Akademisi’nin yöneticileri Mutlu Hanım, Filiz Hanım, bizden en ufak bir ücret almıyorlar. Bütün gayeleri size hizmet etmek. ‘Sizi nasıl başarılı kılarız’ın gayreti içerisindeyiz. Bugün de buraya bunun için toplandık. Süleyman Bey kalktı memleketinden bizim için buraya geldi. Bugün sizinle birlikte ben de onu izleyeceğim. Sizin birer soru fazla yapmanız bizi Türkiye ortalamasının üzerine en az 10 ilin önüne geçirecek. Bu bizim için niye önemli? Sizlerin daha iyi yerlerde olmanız açısından önemli. Kendine güvenen bireyler olmanız açısından önemli. İnanın farklısınız. Biz sizin farklı olduğunuzu düşünerek size hizmet etmek için gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Nasıl daha iyi eğitim veririz bunun gayreti içerisindeyiz. Sizlerden de beklentimiz, günler su gibi akıyor. Bir düşünün ilkokul 1. sınıfa başladığınız zamanları düşünün. Şu an okuduğunuz liselere girdiğiniz yılı düşünün, bugün 12. sınıftan mezun olmak üzeresiniz. Zamanı geriye döndürme imkanımız yok. Yarınımızı da bilmiyoruz. Bugün kendimiz için bir şeyler yapmak durumundayız. Biz bugün bunun için buradayız. Ben bugün bunun için heyecanlıyım. İnanın siz bizim için çok değerlisiniz. Siz de kendi kıymetinizi bilin, hep birlikte bugünlerden istifade edelim. Bütün gayretimiz bu.
İnhisar’dan gelen bir grup arkadaşımız var. Kapıdan birkaç arkadaşınızı geri çevirdim. Bir şeyleri bahane ederek dışarı çıkmaya çalışıyorlardı, üzüldüm. Çocuklar, burada öğrendikleriniz bana kalmayacak. Hepsi sizin olacak. Ben zaten geleceğim yere gelmişim. Sizin de bir yere gelmeniz için çaba harcıyorum şu an. Bakın arkadaşlarımız bu çalışma Bilecik il merkezindeki çocuklarımız için ama kendilerine değer vermişler, öğretmenleri kendi aracıyla almış buraya getirmiş. İdarecilerine ve öğretmenlerine teşekkür ediyorum.
Çalışan kazanıyor arkadaşlar. Allah inançlı olsun inançsız olsun bizim dinimizden olsun olmasın hiçbir dine inanmasın kim çalışıyorsa ona karşılığını veriyor. Yan gelip yatmakla hiçbir şey elde edemeyiz. Biz herkesten çok çalışacağız. Sizden beklentimiz bu. Bir milli eğitim müdürü olarak, bir büyüğünüz olarak, bir baba olarak, aklınıza ne geliyorsa, sizden beklentimiz bu. Hiçbirinizden maddi bir şey istemedik, istemiyoruz. Hafta sonu gönüllü 40 öğretmeniniz sizin için sınavda geldi başınızda bekledi. Bu benim için o kadar büyük anlam taşıyor ki anlatamam. 40 tane öğretmenimiz hiçbir beklentisi olmadan yeter ki bizim öğrencilerimiz bu heyecanı bizimle birlikte atsın gerçek bir sınav heyecanı yaşasın diye sizin için ailesinden çoluğundan çocuğundan tatil gününden fedakarlık yaptı, 9’da geldi 12’yi 40 geçe eve varması 1 olmuştur. Sizin için bir şey yaptı. Lütfen siz de kendiniz için bir şey yapın. Kendinizi önemseyin, başka bir şey istemiyoruz.
Çıkın desem bile şu kapıdan hiç kimsenin çıkmamasını istiyorum. Niye toplandık, Süleyman Bey niye geldi, Mutlu ve Filiz Hanım niye çaba sarf ediyor arkadaşlar? hepimiz sizin için çaba sarf ediyoruz. Sizlerden ricam bitene kadar sabırla dinlemeniz, istifade etmeniz. Bilgi en büyük güçtür asla unutmayın. Hepinize çok teşekkür ediyorum.
Ben buraya geldiğimde bir şey söylemiştim. Hepimiz kendimizle yarışacağız. Bir başkası bizim rakibimiz değil. Bugün 10 soru yapıyorsam yarın 11 soru yapmanın gayreti içerisinde olman lazım. Bir başka arkadaşım 20 yapıyor hiç önemli değil. Ben bugün 10 yaptım yarım 11 çözeceğim, bir sonraki gün 12 soru çözeceğim. Lütfen kendimizle yarışalım. Biz sizlere güveniyoruz, sizler bizim geleceğimizsiniz, sizlerden de kendinize güvenmenizi istiyorum. Hepinize başarılar diliyorum.”

“AYNI YANLIŞI TEKRAR EDEREK DOĞRU YAPILMAZ”
Kişisel Gelişim Uzmanı Süleyman Akay, yaptığı konuşmada şunları aktardı:
“Çok şanslısınız ki çok aydın bir milli eğitim müdürünüz var ve her alanda sizi destekliyor. Bizim öyle bir şansımız yoktu. Niye öyle bir şansımız yoktu? Ben küçük bir kasabada doğdum. Çok daha iyi noktalarda olabileceğimiz halde gücümüzü kullanamadık. Buradaki İl Milli Eğitim Müdürümüz olsun, Mutlu ve Filiz Hanım olsun, böyle bir projeleri olduklarını söylediler ve benim konuşmamı istediler. İnşallah bu yarım saatin sonunda sınav korkusu diye bir şey bırakmayacağım.
Kişisel gelişim nedir dediğimiz zaman, ben teknik bir insanım ve teknik konuşmayı çok severim. Bizler bir makine gibiyiz. Bir takım etkiler gelir, bizde işlenir ve tepki veririz. Kişisel gelişim aslında o etkiye verdiğiniz tepkidir. Yani bir etki geliyor ona bir tepki veriyorsunuz; bu aradaki geçen süre kişisel gelişimdir. Diğer canlılardan farklı yaptığımız şey aslında kişisel gelişimdir.
Kişisel gelişim dediğimiz zaman ilk akla gelen şey NLP’dir, koçluktur. 24 yaşında üniversiteyi bitirdim, aşık olduğum bir mesleğim vardı. 8 yıl yaptım ilk 4 yılı harika geçti. Sonraki 4 yılında ise bir şeyleri sorgulamaya başladım. Size birçok insan, büyükleriniz diyebilir, “sakın sorgulamayın” diye, ben tam tersini söyleyeceğim. Önünüze ne geliyorsa sorgulayın. Çünkü sorgulamadan onayladığınız şey bir şekilde sizi rahatsız edecek.
NLP tercüme anlamı olarak sinir dili programlama demektir. Sinir dili programlama ne anlama geliyor? Az önce dedim ya bize bir bilgi geliyor, biz bu bilgiyi işleyerek geriye bir çıktı veriyoruz. Bu süreçte yapılan şey aslında kontrol edilebilir. Yani sinir dili programlama derken bunu kontrol etmenin bir takım yollarını bulmuşlar. 1970’li yıllarda 2 tane bilim adamı California Üniversitesi’nde bu işi mükemmel yapan insanları modelleyerek aynı işi daha kısa sürede yapmanın yollarını ararken NLP’yi keşfetmişler tesadüf eseri. NLP’nin ismini koyarken demişler ki Neuro Linguistic Programming, yani sinir dili programlama 70’li yıllarda koymuşlar ama NLP daha önceden de bilinen bir şeydi. Adı konmadan bilinen bir şeydi ki, Atatürk’ün meşhur sözü bence NLP’ye verilecek en güzel örneklerden bir tanesidir. Ülke harap bir şekilde. Birisi geliyor diyor ki aslında yürümeye gücümüz yok, “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” Böyle bir şey duyduğunuz zaman ne hissediyorsunuz? Az önce sorgulayın dedim ya, sorgulanıyor mu bu söz? Sorgulanmıyor. İki tane cümle var, muhtemelen bir çoğunuzun söylediği cümlelerdir. “İki yıldır dershaneye gidiyorum, binlerce soru çözdüm, YGS’yi kazanmam lazım.” “İki yıldır dershaneye gidiyorum, binlerce soru çözdüm, YGS’yi mutlaka kazanacağım.” Hangisini söylerseniz daha başarılı olursunuz? İlki diyen var mı? İkincisini demek için neye ihtiyacımız var? NLP’yi anlatırken bir taraftan da koçluğa değinmek gerekiyor. Ben 2006 yılında tanıştım koçlukla. 2002’de NLP ile tanışmıştım. NLP ile biz çok farklı şeyler yapıyoruz. Mesela bağımlılıklarla mücadele ediyoruz. Sigara olabilir, başka şeyler olabilir, hiperaktivite vb. gibi. Beyinde başlayıp biten birçok şeyde NLP ile mücadele edebiliyoruz. Böyle bir faydası var.
Koçluk kavramını duymuşsunuzdur. Koçluk biraz yanlış anlatılır, maalesef medyamızın sayesinde. Bunu biraz anlatmaya çalışacağım. Hepimizin bir takım hedefleri vardır. Hedefe giderken ne yaparız? Bir takım engeller ile karşılaşırız. Bu engellerin %90’ı aslında içsel engellerdir. Dışsal engeller sorun oluşturabilir. Mesela sizin ne tür dışsal engelleriniz olabilir? Belki küçük bir şehirdesiniz, ulaşım gibi sorunlarınız olabilir ama bunun pozitif tarafları da var. Peki hedeflerinize giderken ne tür içsel engelleriniz olabilir? Endişeleriniz, kaygılarınız, vazgeçmek olabilir ya da gücünüzün farkında olmamak olabilir. Koçluk, sizi yönlendirmeden, yargılamadan, akıl vermeden sizi gitmeniz gereken noktaya ulaştıran harika bir hizmettir. Kimlere koçluk yapıyoruz? Öğrenciye koçluk yapıyoruz. Öğrenciye koçluk nasıl yapılır?
Bir öğretmen bakış açısıyla şunu diyebilir; burada öğretmen arkadaşlarım gerçekten çok değerli, gece yarılarına kadar sadece sizin gelişmeniz için çaba sarf ediyorlar, bildiği bir şeyi sevdirmek yani ben matematiği biliyorum ama bunu sevdirmek çok zordur, niye? Matematiği sevme diye, gözümüzü korkutan birçok şey var. Başta annemiz, babamız, belki başkaları, matematiği sevmemiz için bize bir takım engeller koydular ve biz matematiği sevmiyoruz. Biz matematiği sevdirebiliriz. Bu çok zor değil. Hedefiniz başarılı insanlar gibi ya da 100 soruda 90 doğru çözen insanlar gibi yapmaksa bunu bir şekilde bulabilirsiniz. Çünkü güç içimizde tamamen. İlişkilere koçluk yaparız, kariyere, şirketlere… Ya da hedefi olan her şeye biz koçluk yapabiliyoruz. Koçluk 1970’li yıllarda yaklaşık NLP ile aynı yıllarda kullanmaya başladı Amerika’da. İlk önce sporda kullanıldı. Sporda başarısı kanıtlandıktan sonra iş hayatında kullanılmaya başlandı. Bu işe yarıyorsa, dediler ki biz tüm dünyada kullanabiliriz. Ve yaklaşık 45 yıldır koçluk her alanda kullanılıyor. Aslında çok kolay bir şey. Bir sorunu çözmeye baktığınız zaman engelleri kaldırdığınızda o sorunun kendiliğinden çözülmüş olduğunu göreceksiniz. Başarmışlık duygusu çok güzel, harikulade bir şey. Amerika’da bir deney yapmışlar, fareleri içi yarısına kadar su dolu bir kaba koyuyorlar. Fareler ortalama 15 dakika yüzmüşler. Ve ümitleri kesilince yüzmeyi bırakmışlar. Haliyle boğulmuşlar. Benzer farelerle aynı deneyi tekrar yapmışlar. Ve 12.-13. dakikada, boğulmadan az önce su seviyesi yükseltilerek farelere başarmışlık duygusu vermişler. Fareler kurtulmuş. Peki bu fareler 3. Deneyde kurtulan fareler ne kadar yüzmüştür sizce? 72 saat bu fareler yüzmüş. 15 dakika ile 72 saat arasında ne kadar zaman farkı var? Başarmışlık duygusu bu kadar güzel bir şey.
Bizim koçlukta yaptığımız şey ise aslında bu başarmışlık duygusunu hissetmeniz. Bir engeli, anneniz, babanız kaldırdığı zaman size yol göstermiş oluyor. Ama o engeli siz kaldırdığınız zaman, kimin başarısı oluyor? Sizin başarınız oluyor. Beynimiz hayal ile gerçek arasındaki, yalanla gerçek arasındaki farkı ayırt edemiyor. Bu plasebo etkisini mutlaka duymuşsunuzdur. Ben size bir kilogram altın, bir kilogram demir eder mi desem ne dersiniz? Eder mi? Etmez. Anadolu’da, bu topraklarda, bir kilogram demir almak için, bir kilogram altın vermeniz gerekir. Çünkü bugün bir takım değerlerimiz var. Değer verdiğimiz, önem verdiğimiz şeyler var. Arkadaşlarınız olabilir, bilgisayarınız, cep telefonunuz, farklı farklı şeyleriniz olabilir. Ama gün gelecek, şu anki değerleriniz kadar değerli olmayacak. Niye değerli olmayacak? Çünkü zaman geçtikçe olaylara bakış açınız değişecek. Şimdi hepinizin akıllı cep telefonu, bilgisayarı vardır eminim. En kötü bilgisayarın 10’da 1’i kadar eden bilgisayar günümüzden 50 sene önce milyon dolar yapıyordu. 50 sene sonrayı düşünebiliyorsanız, bundan 50 sene sonra şunu yapacağım diyebiliyorsanız böyle bir hedefiniz varsa emin olun başarırsınız. Bilgisayarla, internetle eminim benden daha iyi haşır neşirsinizdir. Birçoğunuz çok daha iyi biliyorsunuzdur. O yüzden verdiğiniz değerler tamamen o anlıktır ve iner, çıkar. Einstein demiş ki, “Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarılıyım.” Biz 12. dakikada boğuluyor muyuz, 72. saate kadar yüzecek miyiz? Önemli olan bu.
NLP’de başarmanın 4 adımı var. Yani sadece 4 adımı düzgün bir şekilde yaptığınız zaman emin olun bütün hedeflerinize ulaşabilirsiniz. Bütün hedeflerinizde bunu uygulayabilirsiniz. 1.si hedefiniz net olmalı. Az önce hedefi olan var mı demiştim ama çok az el kalktı. Şimdi bir daha sormak istiyorum , hedefi net olan arkadaşım var mı? Hedefiniz net olduğu zaman ulaşacaksınız, sadece şu 3 aşamayı yaptığınız zaman. Farkında ve uyanık olacaksınız. Farkında ve uyanık olmak nedir? Hedefe yaklaştığınızı, uzaklaştığınızı, yanlış yola saptığınızı biliyor olmanız lazım. Mutlaka bunların farkında olacaksınız. Aynı yanlışı tekrar ederek doğru yapılmaz. Yanlışlardan mutlaka döndüğünüzde doğru yolu bulacaksınız. 3. aşama esnek olmanı lazım. Neden esnek olmamız lazım? Çünkü yanlış yola girdiğimiz zaman dönebilmemiz gerekiyor. Doğru yolu görebilmemiz gerekiyor. Ve eyleme geçmemiz lazım. Eyleme geçmeden hiçbir şey olmaz. Bunu bütün projelerde, bütün hedeflerde uygulayabilirsiniz. NASA’nın Apollo 11 harekatını duymuşsunuzdur. Ay’a insan gönderme projesi. Projenin %93’ü boyunca proje zamanından sapılmış. Ama yeterli esnekliği gösterdikleri için hedeflere ulaşmışlar. Burada 11. ve 12. sınıflar var. Burası sizin için çok önemli.
Heyecan nedir? Türk Dil Kurumu sözlüğünden aldım bunu; “sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi gibi sebepler ile ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu.” Yani öyle bir duygu düşünün ki içinde sevgi de var, kıskançlık da var, üzüntü de var, kızgınlık da var. Farklı farklı negatif ya da pozitif duygular bize heyecan veriyor. Heyecan böyle bir şey ve geçici olduğuna göre bunu incelememiz lazım. Heyecan aslında yaşam enerjisidir. Heyecana sıfırdan yüze kadar bir puanlama yapacak olursak 50’nin altı; yetersiz heyecan yani yaşam enerjisi yok. 60 olduğunda heyecan seviyemiz, bunun adı kaygı. Kaygı duyar mısınız? Kaygı duymayan var mı? Kaygının bir sinyali vardır arkadaşlar, kaygı der ki ilgilen, araştır, önlem al. Şimdi kaygısız bir yaşam olsaydı, icatlar olmazdı. Sanat olmazdı, bilim olmazdı, hiçbir şey olmazdı. Piyango satıcıları vardır, meşhur televizyon reklamlarında da kullanıyorlar. Diyorsunuz ki bana çıkmaz, ya çıkarsa? Üçüncüyü sorduğunuz zaman başlıyorsunuz ‘ya çıkarsa’yı düşünmeye. Kaygı geldiği zaman, atıyorum sınav kaygısı geldi. Kendinize şunu sorun ‘ya kazanırsam?’ Mutlaka geçecektir, çünkü beynimiz siz nereye yönlendirirseniz onu düşünür arkadaşlar. Kaygı dediğimiz zaman siz önlemini aldıysanız, ilgilenip, araştırıp önlemini aldıysanız önceden kaygılanmanıza gerek yok. Ve kaygı aynı durumun negatif halidir. Pozitif hali ise kazançtır. Ya çıkarsa, ya kazanırsam? Bir düşünün bakalım sınav kaygısı diye bir şey kalacak mı? ‘Ya çıkarsa, ya kazanırsam’ları unutmamanızı rica ediyorum. Kaygı 70’e çıktığı zaman bizde bir duygu gelişir bu duygunun adı endişedir arkadaşlar. Endişe duyanınız oluyor mu? Endişe de diyor ki sık dişini gevşeme. 70’in içinde 60 olduğu için aslında endişe kaygının bir üst versiyonudur. Rahatlıkla kaygıya dönüştürebilir, kaygıyı da kazanca çevirebilirsiniz. Heyecan seviyesi 80’e çıktığı zaman biz bunun adına korku diyoruz. Korkunun da şöyle bir sloganı var. Bir yere kadar insanı ıslah eder. Korkuyu kaldırırsanız sevgiye dönüşür. Neden korkarız? Örneğin Allah’tan korkarız, öğretmenden korkarız, anneden babadan korkarız, bu korkuyu kaldırıp sevgiye dönüştürdüğümüz zaman ne gelişiyor, düşünmenizi istiyorum. Muhtemelen olumlu şeylere dönüşüyor. Heyecan seviyesi 90’a geçtiği zaman da bunun adına panik diyoruz. Panikte zaten her şey devreden çıkar, acil olanı yap, her şeyi geriye bırak. Bir kişi panik durumuna geldiğinde de mesela uykudayken bile panik olabiliriz. Panikli bir şekilde uyanabiliriz. Acil olanları yapar gerisini bırakırız.”

“NEYE İNANIRSANIZ ONU BAŞARIRSINIZ”
Akay’ın ardından öğrencilere hitap eden Mutlu Filizler Akademisi Yetkilisi Mutlu Selen, “Neye inanırsanız onu başarırsınız” diyerek, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Biz geçen hafta il olarak 12. sınıf öğrencileriyle güzel bir YGS provası yaptık diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu yaptığımız provayla, hazırlık maçıyla, zaten 15 Mart Pazar sabahı bence Bilecik bir adım önde başlıyor. Üniversiteye adım adım projesi ile birçoğunuz biliyorsunuz ama bundan sonraki süreçle ilgili çok kısa bilgi vermek istedik.
Önümüzdeki ay Türkiye’deki tüm üniversiteleri ilimize davet edeceğiz ve sizin farklı bakış açıları kazanmanız noktasında bir çalışma yapacağız. 11 ve 12. sınıf öğrencileri için açıkçası gerçekten inanılmaz bir şans. Şimdi ben de biraz sınav heyecanı ile ilgili, sınav kaygısı ile ilgili çok kısa bir şey söylemek istiyorum. Arkadaşlar neye inanırsanız onu başarırsınız. Benim hayat felsefem bu. Hocamın söylediği gibi, ya kazanırsam? Hakikaten çok etkili. 11. sınıflar için de bugün için vereceğim mesaj; stresiniz kaygınız, heyecanınız paniğiniz bugün itibariyle hayırlı uğurlu olsun. Resmi olarak ilan ediyoruz. Dolayısıyla ona göre uygun davranmamız gerekiyor. Ben bu çalışmada okul müdürlerinizin, öğretmenlerinizi hakikaten heyecanlı görüyorum. Herkes gönülden yürekle bu kadar sizin için varken bizim ihtiyacımız olan tek şey sizin varlığınız. Siz iyi ki varsınız.”